Zengin bir sanayicinin oğlu olan Zweig, 28 Kasım 1881'de Avusturya'nın' Viyana şehrinde doğdu ve tahsilini de orada yaptı. Yirmiüç yaşında felsefe doktoru oldu. Aynı yıl, memleketinin en yüksek edebî armağanlarından biri olan "Bauernfeld Şiir Armağanı"nı kazandı.
Stefan Zweig "edebiyatın nayat demek olmadığına inandığı için uzun süren seyahatlere çıktı. 1904'de Paris'e gitti. Başta Jules Romains olmak üzere bir çok ünlü Fransız yazarıyle dostluk kurdu. Sonra Belçika'ya giderek ünlü yazar Emile Verhaeren'le tanıştı. Onun hayatını yazdı, eserlerini Alman diline çevirdi. Roma'da, Floransada, ispanya'da, Afrika'nın çeşitli şehirlerinde yaşadı. İngiltere'ye gitti. Amerika, Kanada. Küba ve Meksika'yı baştan başa dolaştı. Hinaıstan'da bir kaç yıl Kaldı, tiu seyahatleri onu yazmaktan alıkoymuyordu. Bu arada birçok tiyatro eseri yazdı ve bu eserler Almanya başta olmak üzere çeşitli memleketlerde oynandı. Bu geziler ayrıca, Fransız edebiyatı önde olmak üzere, onda yabancı edebiyatlara karşı büyük bir sevgi uyandırdı. Bu sevgi yüzündendir ki, Baudelaire'den, Verlaine'den, Rimbaud'dan, dostu Verhaeren'den tercümeler yaptı ve bu tercümeler büyük yankılar uyandırdı.
Maksim Gorki'nin: "Bu kadar derin bir kitab daha okumadım diyebilirim" şeklinde andığı "Bir Kadının Yirmi Dört Saati"ni, Onu çok üzen Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda yerleştiği, Mozart'ın da doğup öldüğü şehir olan Salzburg'da yazdı.